Zeynep Deren ve Paylaşımcı İsot: Paylaşmanın Gücü
Bölüm 1: Zeynep Deren’in Şato Ziyareti
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken; ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, minik bir kız çocuğu olan Zeynep Deren yaşarmış. Zeynep Deren, çok meraklı ve neşeli bir çocukmuş. Oyunlar oynamayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok severmiş. Bir gün, Zeynep Deren’in annesi ona büyük bir sürpriz yapmış ve onu Barbie’nin şatosuna götürmeye karar vermiş. Zeynep Deren bu haberi duyunca çok heyecanlanmış ve sabırsızlıkla o günü beklemeye başlamış.
Nihayet beklenen gün gelip çatmış. Sabah erkenden kalkan Zeynep Deren, annesiyle birlikte Barbie’nin şatosuna gitmiş. Şato, görenleri büyüleyecek kadar güzel ve ihtişamlıymış. İçeride ise her çeşit oyuncak ve oyun alanları bulunuyormuş. Zeynep Deren şatonun her köşesini dolaşırken, bir de ne görsün! Şatonun en güzel köşesinde, isot adında sevimli ve minik bir yardımcı karakter oturuyormuş. İsot, Zeynep Deren’e gülümseyerek onu yanına çağırmış.
Zeynep Deren, İsot’un yanına giderek onunla tanışmış ve arkadaş olmuşlar. İsot da Zeynep Deren gibi çok neşeli ve enerjikmiş. İkisi hemen şatonun etrafında koşturup oynamaya başlamış. Oyunlar oynayarak zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlar bile. Fakat bir süre sonra İsot, Zeynep Deren’e bir şey anlatmak istemiş ve onu biraz sakinleşmeye ikna etmiş. İsot, Zeynep Deren’e paylaşmanın öneminden bahsetmek istemiş ve ona öğretici bir hikaye anlatmaya karar vermiş.
Bölüm 2: Paylaşımcı İsot’un Hikayesi
İsot, Zeynep Deren’e şöyle başlamış hikayesine: “Bir zamanlar, şatonun etrafında yaşayan küçük bir köyde, paylaşmayı bilmeyen insanlar yaşarmış. Bu insanlar, sahip oldukları her şeyi sadece kendileri için kullanırmış ve başkalarıyla paylaşmazlarmış. Bu yüzden köyde hiç kimse mutlu değilmiş ve herkes sürekli birbirine kızgınmış.”
“Bir gün, köyün dışında yaşayan büyük bir bilge, bu köyün paylaşmanın önemini anlaması gerektiğine karar vermiş. Bu yüzden köye gelerek onlara düşündüren bir soru sormuş: ‘Eğer sizinle paylaşacak kimse olmasaydı, sahip olduklarınızın ne anlamı olurdu?’ Köylüler, başlarda bu sorunun cevabını düşünememişler. Fakat zamanla bunun üzerinde kafa yormaya başlamışlar ve bilgenin sözlerinin doğruluğunu kabul etmişler.”
“Köylüler, birer birer paylaşmayı öğrenmeye ve bunun getirdiği mutluluğu yaşamaya başlamışlar. Bu sayede köydeki insanların yüzü gülmeye başlamış ve birbirlerine daha sıcak davranmaya başlamışlar. Sonunda köy, paylaşmanın gücü sayesinde, mutlu ve huzurlu bir yer haline gelmiş.”
Zeynep Deren, İsot’un anlattığı hikayeyi dikkatle dinlemiş ve paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış. İsot, Zeynep Deren’e “Paylaşmak, sadece eşyalarımızı değil, sevgimizi ve mutluluğumuzu da paylaşmak demektir.” demiş. Zeynep Deren bunu aklına kazımış ve bundan sonra daha çok paylaşımcı olmaya karar vermiş.
Bölüm 3: Zeynep Deren ve İsot’un Paylaşımcı Olmaları
Zeynep Deren ve İsot, şatoda oynamaya devam etmişler ve bu sefer paylaşarak oynamışlar. Zeynep Deren, oyuncaklarını İsot’la paylaşırken, İsot da ona şatosunun güzelliklerini göstermiş ve her şeyi paylaşmış. İkisi bu sayede daha da mutlu olmuş ve şatonun tadını çıkarmışlar.
Öğleden sonra, Zeynep Deren’in annesi ona eve gitme vakti olduğunu söylemiş. Zeynep Deren, İsot’a vedalaşırken, birbirlerine hediye vererek bu güzel günü hatırlamak istemişler. İsot, Zeynep Deren’e şatonun küçük bir maketini hediye etmiş, Zeynep Deren de İsot’a en sevdiği oyuncağını vermiş. Böylelikle paylaşmanın güzelliğini bir kez daha yaşamışlar.
Eve dönüş yolunda, Zeynep Deren annesine olanları anlatmış ve bundan sonra paylaşmanın önemini unutmayacağına söz vermiş. Annesi, Zeynep Deren’e gururla sarılmış ve onun bu güzel dersi öğrendiği için çok mutlu olmuş.
Ve böylece, Zeynep Deren paylaşmanın gücünü öğrenmiş ve hayatının geri kalanında da bu güzel değeri hep hatırlamış. İsot’la da uzun yıllar arkadaş kalmış ve birbirlerine sürekli mektuplar yazarak paylaşmanın güzelliğini yaşamışlar.
Sonunda da Zeynep Deren ve İsot, birlikte daha nice güzel maceralara atılmış ve arkadaşlıklarını pekiştirmişler. Ve hep birlikte eğlenip, güzel şeyler paylaşarak mutlu mesut yaşamışlar.
İşte böyle, sevgili dostlar! Bu masal da burada biter ama paylaşmanın güzelliği hep kalır gönüllerde. Ve unutmayın, paylaştıkça çoğalan tek şey sevgidir. Birbirinizi sevin ve paylaşarak daha mutlu olun!…