Bir Cesaret Hikayesi: Elif Birce ve Bilge’nin Tahta Köşk Macerası
Bölüm 1: Küçük Tahta Köşk
Bir zamanlar, Elif Birce adında cesur bir kız yaşarmış. Elif Birce, minik Bilge adındaki erkek kardeşi ve limon muhabbet kuşlarıyla birlikte küçük bir tahta köşkte yaşarlarmış. Bu köşk, köyün kenarında ormanın hemen yanında yer alırmış ve içinde her türlü eğlenceyi yaşarlarmış. Elif Birce ve Bilge’nin en büyük zevklerinden biri, ormanda keşifler yaparak yeni arkadaşlar edinmek ve maceralar yaşamakmış.
Günlerden bir gün, köyde büyük bir panik baş göstermiş. Ormanın derinliklerinde yaşadığı söylenen büyük bir canavar, köyün ürünlerine zarar vermeye başlamış. Köyün yaşlıları toplanıp bu durumu konuşurken, tüm çocuklar da endişe içinde ne yapacaklarını düşünüyormuş. Elif Birce ve Bilge’nin annesi, onlara köyün yaşlılarından birinin evinde toplanacaklarını ve köyü canavardan korumak için bir çözüm bulacaklarını söylemiş.
Bu haber üzerine Elif Birce, ormanda cesur bir macera yaşayarak canavara karşı savaşabileceğini düşünmüş. Kardeşi Bilge’ye dönerek, “Bilge, biz de köye yardımcı olmalıyız. Belki canavarın neden köyümüze zarar verdiğini öğrenir ve onunla dost olabiliriz. Böylece hem köyümüzü korumuş oluruz, hem de ormanda yeni bir arkadaşımız olur!” demiş. Bilge ise başta biraz korkmuş olsa da, ablasının cesaretine güvenip ona katılmaya karar vermiş.
Bölüm 2: Ormanda Keşif
Ertesi gün, Elif Birce ve Bilge, tahta köşklerinden ayrılarak ormanın derinliklerine doğru yola çıkmışlar. Maceralarına limon muhabbet kuşları da eşlik ediyormuş. Yürüdükçe ormanın güzellikleri karşılarına çıkarken, kardeşlerin heyecanı daha da artıyormuş. Bir süre sonra, ormanın tam ortasında büyük bir ağaç görmüşler. Bu ağacın yanında, canavarın yaşadığına inandıkları büyük bir mağara bulunuyormuş. Elif Birce, cesaretle mağaraya doğru ilerlemiş ve Bilge de onun arkasından gitmiş.
Mağaraya girdiklerinde, gözlerine inanamamışlar. Çünkü burada, kötü niyetli bir canavar yerine, yaralı ve üzgün bir dev oturuyormuş. Elif Birce, yavaşça devin yanına yaklaşıp onunla konuşmaya başlamış. Dev, köyün ürünlerine zarar verdiğini kabul etmiş ama bunu istemeden yaptığını söylemiş. Yaralı olduğu için yiyecek bulamamış ve köyün tarlalarından yiyecek çalmak zorunda kalmış. Fakat bu durumun nasıl düzeleceğini bilmediği için kimseye de söyleyememiş.
Bu durumu duyan Elif Birce ve Bilge, devin yarasına bakıp ona yardım etmeye karar vermişler. Yarasını temizleyip bandajla sarmışlar ve devin tekrar yiyecek bulabileceği kadar iyileşmesini sağlamışlar. Dev, kardeşlere minnettar kalmış ve onlara köyün ürünlerine bir daha zarar vermeyeceğine dair söz vermiş.
Bölüm 3: Köye Dönüş ve Mutlu Son
Elif Birce ve Bilge, köylerine döndüklerinde herkes onları merakla karşılamış. Kardeşler, köyün yaşlılarına devin durumunu ve verdikleri sözü anlatmışlar. Köyün yaşlıları, başta şüpheyle yaklaşsalar da, devin köyün ürünlerine bir daha zarar vermemesi üzerine onlara inanmışlar. Elif Birce ve Bilge, cesaretleri sayesinde köylerini kurtarmış ve devle arkadaş olmuşlar. Ayrıca köylüler de artık ormanın derinliklerinde yaşayan devden korkmamayı öğrenmişler.
Bundan sonra Elif Birce ve Bilge, maceralarına devam etmişler ve cesaretlerini her zaman kullanarak köylerini korumuşlar. Limon muhabbet kuşları da onlara eşlik ederek, ormanda yaşayan tüm yaratıklarla dost olmuşlar. Bu hikayede Elif Birce, cesaretinin gücünü keşfetmiş ve kardeşi Bilge’ye de her zaman cesur ve yardımsever olmanın önemini öğretmiş.
Ve hep birlikte mutlu mesut yaşamışlar…